90'lı Yılların Analog Fotoğraf Makinelerine Ait 19 Unutulmaz Detay
Günümüzde fotoğraf makineleri sadece yüksek kaliteli çekimler yapmak için tercih edilmekte. Üstelik artık analog fotoğraf makinesi kullanımı da oldukça azaldı. Bunun yerine hem video hem de fotoğraf çekebilen yüksek kaliteli çekimler yapan hibrit makinele
121
Günümüzde fotoğraf makineleri sadece yüksek kaliteli çekimler yapmak için tercih edilmekte. Üstelik artık analog fotoğraf makinesi kullanımı da oldukça azaldı. Bunun yerine hem video hem de fotoğraf çekebilen yüksek kaliteli çekimler yapan hibrit makineler tercih edilmekte. Aynı zamanda bu makinelerle çekilen fotoğraf ve videolar kolay bir şekilde dijital ortama aktarılıp anında kullanılabiliyorlar. Oysaki çok değil, daha 90’lı yıllarda hemen hemen her evde bulunan dijital fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğrafları görebilmek için bir süre beklemek zorunda kalıyorduk. Bu yazımızda 90’lı yıllara bir yolculuk yaparak analog fotoğraf makinelerine ait unutulmaya yüz tutmuş detaylara göz atacağız.
221
Büyüklük
Analog fotoğraf makineleri tasarım olarak belli bir boyutun altında olamıyordu. Bunun sebebi ise içine filmin takılabilmesi için bir alana ihtiyaç olmasıydı. Bu da makinelerin boyutunun büyük olmasına sebep oluyordu. Her ne kadar zaman içinde bu makinelere takılan filmlerin boyutu ufalsa da bu sefer de otomatik motorlu fotoğraf makineleri çıktığı için istenilen küçük ölçülerde makineler bir türlü üretilemedi.
Bununla birlikte makineler üzerinde bulunan flaşlar ilk zamanlarda ayrı olarak satılıyor ve istenildiğinde makinelerin üzerine takılarak flaşlı çekim yapılıyordu. Ancak ilerleyen dönemde flaşlar da makinelerin üzerine entegre edilince ister istemez boyutta bir büyüme olmuştu. Analog fotoğraf makineleri boyut olarak büyük olsalar da bu durum o dönem için çok da şikâyet edilen bir durum değildi. Günümüzde kullanılan profesyonel ve yarı profesyonel fotoğraf makinelerinin boyutlarının da çok ufak olduğunu söyleyemeyiz.
321
Büyük Filmler
Analog fotoğraf makinelerinin içine takılan filmlerin boyutları oldukça büyüktü. Takma işlemi çok kolay bir şekilde yapılsa da filmi söküp fotoğrafçıya götürmek için biraz uğraşmak gerekiyordu. Zira makinenin içinde çıkarılacak olan filmin yanmaması için karanlık bir odada bu işlemi yapmak gerekmekteydi. Buna cesaret edemeyenler ise makinelerini fotoğrafçıya götürerek bu işi onların yapmasını isterdi. Doğal olarak bu da faturaya yansıtılırdı. İlerleyen dönemlerde ise gelişen teknoloji ile filmleri çıkarma işlemi de tıpkı takma işlemi gibi sorunsuz ve kolay bir şekilde yapılır bir duruma geldi.
421
Pozlar Değişik Olurdu
Günümüzde fotoğraf çekmenin ve sosyal medya üzerinde insanlarla paylaşmanın kolay olması bir anda çeşitli pozların ortaya çıkmasına sebep oldu. Örneğin fotoğraf çekerken dudak büzüştürmek ya da fotoğraf makinesine aynı el işaretini yapmak insanlar arasında farkında olmadan yapılan ortak pozlar haline geldiler. Eskiden ise böyle bir şey olmadığından dolayı çekilen fotoğrafların tamamı özgünlük içeriyordu. Şu anda özellikle Instagram’da insanların paylaştıkları fotoğraflar karşılaştırıldığında mutlaka benzer şekilde poz verilmiş fotoğraflara rastlamak mümkün.
521
Efekt Yok
Analog fotoğraf makineleri döneminde şimdi olduğu gibi efekt kullanımı mümkün değildi. Bu yüzden insanlar normalde nasılsa fotoğraflarda da o şekilde çıkıyorlardı. Ancak 90’ların ortasından itibaren özellikle vesikalık fotoğraflarda rötuş işlemi uygulanmaya başlandı. Bu işlem ilk başlarda o kadar acemi bir şekilde yapılıyordu ki insanları başka insanlara dönüştürebiliyordu. Kişisel fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğraflara ise efekt uygulamak imkansızdı. Çünkü hem amatör şekilde çekilmişlerdi hem de fotoğraflarda bulunan insanların yüzleri herhangi bir oynama yapabilecek kadar büyük ve net olmuyordu. Nihayetinde ortaya hep doğal fotoğraflar çıkıyordu. Bununla birlikte eğer fotoğrafta, olmasını istemediğiniz bir kişi varsa sonradan makasla bu kişi kesilirdi. Elbette bu durum fotoğrafa bakan kişiler tarafından anlaşılır ve soru olarak size geri dönerdi. “Burada kim vardı?”
621
Net Olmayan Fotoğraflar
Analog fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğraflarda en çok karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de fotoğrafın net çıkmamasıydı. Bunu bir bulanıklık efekti şeklinde tarif etmek mümkün. Fotoğraf makineleri şimdi olduğu gibi o zamanda çok farklı kalitelerdeydi. Bazılarının flaşı gece fotoğraf çekmek için yeterli gelmiyordu. Işığın az olduğu durumlarda ise bulanıklık efekti ortaya çıkabiliyordu. Aynı şekilde flaşın yetersizliği ışığın her yere eşit olarak dağılmasına da engel oluyordu. Bu da fotoğrafın bazı yerlerinin karanlık çıkmasına sebep olmaktaydı.
721
Fotoğrafa Ait Bilgiler
Analog makineler ile çekilen fotoğrafların ne ile ilgili olduğunu unutmamak için arkalarına hatırlatıcı notlar ve tarih yazılırdı. Bu sayede aradan geçen uzun zamanda fotoğrafa ait bilgiler unutulmazdı. Polaroid makinelerle çekilen fotoğrafların ise alt taraflarında boş beyaz bir alan olurdu. Bu alanın not yazılması için mi bırakıldığı hiçbir zaman bilinmedi. Çoğu insan bu beyaz alana kalemle notlar yazardı. Ancak fotoğrafçılıktan anlayan insanlar bu alanın makinenin içinden yeni çıkan ve el sürülmemesi gereken fotoğrafı tutabilmek için bilinçli olarak bırakıldığını söylemekteler.
821
Polaroid Çıktı Mertlik Bozuldu
Fotoğrafları anında verebilen Polaroid makinelerin çıkması fotoğrafçılıkta çığır açan bir gelişmeydi. Aslında Polaroid fotoğraf makineleri 80’lerin başından itibaren kullanılmaya başlanmıştı. Ancak ülkemize gelişi daha sonraki dönemlerde olmuştu. Bununla birlikte bu makineler insanlar tarafından hemen benimsenmedi. Pek çok insan fotoğraf çekme işleminin bu kadar hızlı bir sürede yapılmasını kalitesiz fotoğraflarla bağdaştırdı. Onlara göre fotoğrafın kaliteli olması için fotoğrafçıda tab ettirilmesi gerekiyordu. Bunun yanında bir de Polaroid makinelerin nispeten pahalı olduğunu da eklemek gerek. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuz Polaroid makinelerin ülkemizde yaygın bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkün olmayacaktır.
921
Fotoğrafların Negatifleri Eğlence Aracı Olurdu
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi röntgen filmine benzeyen fotoğraf negatifleri ışığa tutularak kontrol edilirdi. Aslında yapılan bu eylem tamamen meraktan ve eğlenmek için yapılan bir eylemdi. İnsanlar için kendilerini negatif üzerinde değişik renklerde görmek oldukça ilgi çekiciydi. Özellikle çocuklar bu durumdan oldukça eğlenirlerdi.
1021
Fotoğraf Çekmek Lükstü
80 ve 90’lı yıllarda fotoğraf çekmek bir lüks olarak görülürdü. Bu yüzden her dakika fotoğraf çekmek yerine özel ve önemli anlarda fotoğraf çekmek tercih edilirdi. Bunun yanında bir de makineye takılan filmlerdeki poz sayısının 36 olması da bu lükslüğü arttırıyordu. Poz sayısının bitmemesi için hangi durumlarda fotoğraf çekimi yapılacağı önceden kararlaştırılırdı. Evinizde bulunan eski fotoğraf albümlerinize baktığınızda (tabi hala duruyorsa) orada bulunan fotoğrafların hepsinin önemli anlarda çekildiğini göreceksiniz.
1121
Fotoğraf Albümleri En Güzel Şekilde Saklanırdı
80 ve 90’lı yıllarda yaşamış olanlar anıların ne kadar önemli olduğunu analog fotoğraf makineleri ile öğrendiler. Anılar önemli olduğu için bu anıları özenle saklamak gerekiyordu. Fotoğrafçıdan gelen fotoğraflar en ince ayrıntısına kadar incelenir ve yorumlar yapıldıktan sonra fotoğraf albümüne özenli bir şekilde dizilirdi. Eve bir misafir geldiğinde ise mutlaka çıkarılır, misafirlere gösterilerek üzerine sohbet edilirdi. Dijital makinelere geçmeden önceki son yıllarda analog fotoğraf çekimi ve basımı oldukça ucuzladığı için çekilen fotoğrafların hepsinin albümlere konulması da zorlaştı. Bunun yerine insanlar fotoğrafları kutular içinde saklama yoluna gittiler.
1221
Kırmızı Çıkan Gözler
Özellikle gece karanlığında çekilen fotoğraflarda insanların gözleri kırmızı çıkardı. Bu çocuklar için eğlence konusu olan bir durumdur. Şimdiki gibi dijital olarak fotoğraflara herhangi bir müdahale şansı bulunmadığı için gözlerin kırmızı çıktığı fotoğraflar için yapılabilecek bir durum yoktu. Aslında fotoğraflarda gözlerin kırmızı çıkması o zaman için insanlar tarafından dert edilen bir durum değildi ve üzerinde çok da fazla durulmazdı. Fotoğraflara bakarken “gözlerim kırmızı çıkmış” denir ve geçilirdi.
1321
Fotoğraflar Daha Samimiydi
Analog fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğraflar ile günümüzde çekilen fotoğrafları karşılaştırırsak analog dönem fotoğraflarının çok daha samimi olduğunu söyleyebiliriz. Dijital cihazlarda çekilen fotoğrafları anında görebildiğimiz için fotoğrafta memnun kalmadığımız bir durum varsa hemen ikinci bir fotoğraf çekerek bu sorunu ortadan kaldırabiliyoruz. Ancak analog fotoğraf makinelerinde bu durum söz konusu değildi. Fotoğrafın nasıl çıktığını kimse anında göremediği için herkes nasıl çıktığına razı olurdu. Bu yüzden çıkan fotoğraflar da daha doğal ve samimiydi. Bazı durumlarda poz veren kişilerden bir tanesi gözü kapalı çıktığının farkında olur ve fotoğrafın yeniden çekilmesini isterdi. Sadece bu kadar bariz durumlarda ikinci bir fotoğraf çekilirdi.
1421
Eksik Fotoğraflar
Fotoğrafçınız makinenizdeki fotoğrafları tab etti ve size gönderdi. Ama o da ne? Görmek için sabırsızlandığınız bir ya da birkaç fotoğraf yok. İşte bu durum da sıklıkla yaşanan bir başka durumdu. Çektiğiniz her fotoğrafın düzgün bir şekilde çıkacağının garantisi yoktu. Bu işlem başlı başına o kadar analog bir işlemdi ki her aşamasında bir şeylerin ters gitmesi olası bir durumdu. Bazen fotoğrafı çekerken makineden kaynaklanan bir sorundan dolayı bazen de fotoğrafları tab eden fotoğrafçının beceriksizliğinden kaynaklanan sorunlar yüzünden bazı pozlar yanabilirdi. Hatta koca filmin yandığı ve çöp olduğu durumlar dahi olurdu. Bu gerçekten büyük bir hayal kırıklığıydı. Bu şekilde yanan poz ya da filmleri geri getirmek mümkün olmuyordu.
1521
Fotoğrafçılar Makinenize Yeni Film Takarak Gönderirlerdi
Makinenizi filmleri tab ettirmek için fotoğrafçınıza verdiğinizde bu işlemden sonra makinenize yeni film takılıp takılmamasını istediğinizi de belirtirdiniz. Buna göre eski film çıkarılıp tab ettirildikten sonra makinenize yeni bir film takılırdı. Bu işlem sıklıkla insanlar tarafından tercih edilen bir işlemdi. Çünkü fotoğraf makineleri tıpkı şimdi olduğu gibi her an ihtiyaç duyulan makinelerdi. Önemli bir anda makinenizde film olmayışı büyük bir pişmanlık yaratırdı.
1621
Film Fotoğrafçıya Götürülürdü
Poz sayısı dolan filmler fotoğrafların tab işlemi için fotoğrafçılara götürülürdü. Günümüzde tab ettirme terimi artık yavaş yavaş ortadan kaybolan bir terim. Tab ettirme işlemi fotoğrafçıyı uğraştıran ve çeşitli kimyasalların kullanıldığı bir işlemdi. Bu yüzden çok da ucuz değildi. Fotoğrafçıya bırakılan filmin tab işlemi bir iki gün sürüyordu. Fotoğrafları almaya gittiğinizde size fotoğraflarla birlikte fotoğrafların negatifleri de verilirdi. Negatifler röntgen filmlerine benzeyen ve şeritler halinde olan fotoğraflardı. Bir fotoğrafı yeniden bastırmak isterseniz elinizdeki negatifleri fotoğrafçıya götürmeniz yeterli oluyordu. Ayrıca bazı fotoğrafçılar daha sonra müşterilerin geçmiş fotoğraflarını tekrar bastırmak istemelerine karşı bu negatifleri kendileri de saklarlardı. Ülkemizde sonradan gelen ve şipşak fotoğraf çeken fotoğraf makineleri ise fotoğrafçıların ekmeğine mâni olan ilk gelişmeydi. Polaroid ve Kodak firmalarının öncü olduğu bu fotoğraf makinesi ile çekilen fotoğraflar, makinenin altında bulunan bir bölümden birkaç saniye içinde fotoğraf kağıdına basılmış halde çıkıyordu.
1721
Dijital Ekran Yoktu
Fotoğraf çekmeyi oldukça kolay hale getiren dijital ekranlar 90’ların fotoğraf makineleri üzerinde haliyle bulunmuyordu. Bu yüzden fotoğraf çekerken mercekten bakılması gerekirdi. Mercekten bakıp çerçeve şeklinde belirtilmiş olan kısmın içine fotoğrafını çektiğiniz kişi ya da objeyi oturtmaya çalışırdınız. Bunun yanında gelişmiş makinelerde olduğu gibi titremeye karşı herhangi bir mekanizma bulunmadığı için fotoğrafların titrek çıkması da sıklıkla görülürdü. Bu yüzden küçük çocukların fotoğraf çekmesine genellikle izin verilmezdi. Bir başka deyişle fotoğraf çekmeyi öğrenmek gerekiyordu.
1821
Fotoğrafları Görmek İçin Beklemek Gerekiyordu
Bir filmde bulunan 36 poz bitirilmeden çekilen fotoğrafları görmek mümkün olmuyordu. Bu bazen 10-15 gün alacağı gibi bazen de aylar süren bir süreçti. Bu yüzden çekilen fotoğrafların nasıl çıktığı bir süre merak edilirdi. Hatta çoğu zaman bir iki poz kaldığında o pozlarla gereksiz fotoğraflar çekilir ve film tab ettirilmek için fotoğrafçıya gönderilirdi. İlerleyen zamanlarda ise firmalar 26 pozluk filmler yerine 24 pozluk filmler çıkardılar. Tabi ki bu durum bekleme süresini de düşürmüştü. Ancak hemen akabinde dijital fotoğraf makineleri çıktığı için 24 pozluk filmlerden pek çok insanın haberi dahi olmadı.
1921
Poz Sayısı Makinenin Üzerinde Gösterilirdi
Her fotoğraf makinesinin üst tarafında kalan poz sayısını gösteren analog bir sayaç olurdu. Fotoğraf çekilmeden önce bu sayaca bakılarak poz olup olmadığı kontrol edilirdi. Çünkü fotoğraf makinesi çok sık kullanılan bir makine olmadığı için en son kullanıldığında kaç poz kaldığı akıllarda yer etmezdi. Eğer daha önce merak edilen fotoğraflar çekilmiş ve bir an önce tab edilme isteği varsa bu sayaç psikolojik olarak bir türlü ilerlemezdi. Poz kalmadığı zaman ise sayaçta sayının göründüğü yerde kırmızı bir çizgi çıkardı.
2021
Doğal Pozlar
Eski fotoğrafların daha doğal olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Ancak burada verilen pozlara da ayrıca bir madde açmak gerekiyor. Eskiden insanlar fotoğraf çekilirken utangaçlıklarını da gizleyemiyorlardı. Bu yüzden çoğu insan için poz vermek bir zulüm olmuştur. Makine karşısında soğukkanlı olabilenler ise istedikleri pozu verebilmişlerdir. Ancak doğal olanlar çok daha fazladır. Siz de evinizde bulunan eski albümlerinize baktığınızda poz vermek yerine utangaçlığını gizleyemeyen yüz ifadeleri görebileceksiniz.
2121
Hatıralar Ağlatır
Analog fotoğraf makinesi ile çekilmiş olan fotoğrafların insan üzerinde bıraktığı en büyük etki ise duygusal etkidir. Analog makine dönemi öyle bir dönemdir ki o yıllarda çekilmiş fotoğraflar hep bir hüzün barındırır. Bu yüzden elinizdeki fotoğraflara özen göstermeyi ihmal etmeyin. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde bu fotoğrafların önemli çok daha artacak. Bugün albümünüzde duran fotoğraflar belki de son örnekler olabilir.